jenerik

Yılbaşı sofrası

  • 0

Aslında her sofra keyiflidir benim için; yeter ki sevdiğim insanlar olsun, yüzler gülsün , yemekler keyif ile yensin….

Yılbaşı sofralarında arzu edilen bir lezzettir hindi, kıvamında pişirilirse sofrayı bir şölen alanına çevirir. Sanki adı yılbaşı ile özdeşleşmiştir bu iri kuşun. Diğer zamanlar sağlık kaygısı ile tatsız tuzsuz pişirilir, ancak konu yılbaşı sofrası olduğunda biraz tereyağı ile sağlık günahına girmek kaçınılmazdır. Yıllar yılı çok değişik şekillerde servis edildi hindi yılbaşı sofraları için… En klasik sunumunda kestaneli iç pilav, Brüksel lahanası, portakal ve hoisin sos var aklımda kalan. Sofrayı şenlendirmek için güzel bir yeşil salata , kremalı bir patates püresi ile fırınlanmış sebzeler de her zaman düşünülen alternatiflerdendir. Ben daha değişik bir sunum ve hazırlık peşindeyim, klasiğin dışına çıkmak istiyorum bugün.

Sofranızda ne olursa olsun, bence yılbaşı sofrasının olmazsa olmazı güzel bir muhabbettir. İster aile , ister yakın dostlar olsun, o sofrayı neşeli kılan gülen yüzler arasında yenilen lezzetli yemeklerdir. Ben de Nev’i ağırlayacağım yılbaşı sofram için alışverişe çıktığımda ilk adresim Feriköydeki organik Pazar oldu. Burası en büyük organik pazarlardan birisi. Oldukça fazla ürün var, menşeileri belli, dokuları farklı, görüntüleri bile biz doğalız arkadaşım , bakmadan geçme der gibi.

Ürünler kadar tezgahlardaki arkadaşlarda kendilerine has . Klasik Pazar esnafından ziyade , kendini bu işe adamış , kültürlü genç bir popülasyon var size ürünler ile ilgili bilgi veren. Tatminkar sohbetler, ne aldığınızı detaylıca anlatan satıcılar, ürününü nasıl yetiştiği ile ilgili bilgi veren ve içinizi rahatlatan gönüllü bir esnaf profili. Çok da alışılageldik değil ama oldukça memnun edici açık söylemek gerekirse.

En çok ilgimi çeken ürünlerden birisi kış karpuzu idi. Ankara da yetişen bu meyve, dışarıdan karpuz andırsa da bu mevsim itibariyle nedir acaba diye gidip sorduğumda karpuz cevabını alıp beni şaşırtmadı desem yanlış olmaz. Renk renk domatesler, sarı , yeşil… sanki İtalyada bir yetiştiricisinin bahçesindeyim… Türkiye’nin çeşitli yörelerinden gelmiş patatesler, Adana’nın pancarı; hepsi burada. Organik kıyma, tavuk bile var.

Pazar alışverişimin akabinde hızlıca hindimi almak için Balık pazarı’nın yolunu tutuyorum. Malum yılbaşı dönemi ve ben marketlerdeki paketli hindilerden almak istemiyorum . Aslında paketli hindiler tamamen temizlenmiş ve daha pratik ama ben daha görerek ve dokunarak almak istediğimden adresim balık pazarı elbet… Burada sadece hindi değil, köy tavuğu, ördek , kaz , bıldırcın gibi diğer kuşgillerden gelen ürünleri de bulmak mümkün. Ben hindimi temizletirken içeri giren orta yaşlıca çiftin denemek için bıldırcın almaları ve acaba bunu nasıl pişirsek diye kendi aralarındaki sohbete kulak misafiri olmadan ve müdahil olmadan duramadım. Yenilik peşinde olmanın yaşı yok , ne kadar güzel gelmişler meraklanmışlar , alıp evlerinde denemek için cesaret göstermişler. Hakikaten takdire şayan.

Bütün bu alışverişin üstüne yapılacak en güzel şey , fileleri ve paketleri bir kenara koyup gün ortası gelen yorgunluğu bertaraf etmek için güzel bir tatlı yemektir felsefesiyle , hemen hindiyi aldığım dükkanın karşısındaki tatlıcıya oturuyor ve aç gözlülüğümden olsa gerek birkaç çeşit birbirinden nefis şerbetli tatlıdan karışık söyleyip afiyetle mideye indiriyorum.

Bu noktadan sonra tatlıların verdiği bu gevşekliği üzerimden atmak ve yapacağım yemekleri akıl süzgecimden geçireceğim kısa ve soğuk bir yürüyüş paklar beni. Soğuk yürüyüşten çekinmiyorum ne de olsa 5 saat kadar sonra hindinin yumuşacık eti yüzümde sıcak bir gülümseme oluşturacak ; bundan eminim …..

Ardanın Mutfağı Haftanın Tarifleri
yorumlarYorumlar